Sosyal Medya

Güncel

Ahmet Hakan, Ahmet Davutoğlu’na “Halep de gitti… Mutlu musun?” diye sormuş -Hakan Albayrak

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, dünkü yazısında, eski başbakanımız Ahmet Davutoğlu’na “Halep de gitti… Mutlu musun?” diye sormuş. Ne demek şimdi bu?



Davutoğlu halen başbakanlık koltuğunda oturuyor ve Halep konusunda üzerine düşeni yapmıyor da benim mi haberim yok?
 
Yoksa “Ey DavutoÄŸlu! Bu felaketin sebebi senin siyasi mirasındır” mı demek istiyor Ahmet Hakan?
 
Allah Allah!
 
Recep Tayyip ErdoÄŸan’dan bağımsız bir Suriye siyaseti mi takip etmiÅŸti Ahmet DavutoÄŸlu?
 
Savaşın ilk aylarında “Yeni bir Hama’ya izin vermeyeceÄŸiz” diyen, dönemin baÅŸbakanı ErdoÄŸan deÄŸil miydi?
 
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, daha birkaç hafta evvel, “Esed’in hükümranlığına son vermek”ten bahsetmedi mi?
 
Herkesten evvel ErdoÄŸan’ın siyasetiydi bu siyaset, halen de öyle.
 
Kesinlikle doğru ve yerden göğe kadar haklı bir siyaset. (Ne yazık ki uygulamada eksikler var.)
 
Bu siyasetten ötürü DavutoÄŸlu’na laf sokan Ahmet Hakan, aynı ÅŸeyi ErdoÄŸan’a da yapabiliyor mu?
 
Yoksa, hükümetten uzaklaÅŸtırılan ve kimi iktidar odaklarınca millî günah keçisi ilan edilerek itibarsızlaÅŸtırılmaya çalışılan DavutoÄŸlu’na vurmanın dayanılmaz hafifliÄŸiyle iktifa mı ediyor?
 
“Halep de gitti… Mutlu musun?”muÅŸ!
 
Esed, Hamaney ve Putin’e baÄŸlı katil sürülerinin Halep’te yaptığı korkunç katliamı bile DavutoÄŸlu’yla hesaplaÅŸma fırsatı olarak görüp ‘deÄŸerlendirmek’ çok acayip, çok korkunç bir ÅŸey.
 
Bu ne yaman bir hesaplaşmadır Yâ Hû!
 
Ne bitmez bir öfke ve nefret furyasıdır bu!
 
KeÅŸke Ahmet Hakan’ın saplantısından ibaret kalsaydı…
 
Konu ne olursa olsun, lafı bir ÅŸekilde DavutoÄŸlu’na getirip O’na kin kusmayı marifet belleyen geniÅŸ bir ‘kadro’ var maalesef.
 
Davutoğlu başbakanlıktan alınalı aylar oluyor; sessiz sedasız bir kenara çekildi, ama bu müzmin Davutoğlu muarızlarının tezviratı bitmedi.
 
Vıdı vıdı, bıdı bıdı…
 
Neyin davasını güttüklerini anlayan beri gelsin.
 
H H H
 
Bugün konumuz Halep.
 
Konumuz, iç siyasi karın aÄŸrılarının ötesinde, Ä°slam dünyasının Halep’te sergilediÄŸi hal-i periÅŸan.
 
Åžimdi Ä°stanbul’da muhacir olan Suriyeli mütefekkir Cevdet Said, Åžam’daki bir sohbetimizde anlatmıştı:
 
Ä°slam Åžairi Muhammed Ä°kbal’in Ä°talya’yı ziyaret ettiÄŸini duyan faÅŸist diktatör Benito Mussolini, “Åžu adamla bir görüşelim” demiÅŸ.
 
Görüşmüşler.
 
Mussolini, Ä°kbal’e, “Hep Ä°slam’ın ihtiÅŸamından bahsediyorsun, halbuki Ä°slam dünyası Avrupalıların ayakları altında. Mısır, Sudan, Irak, Hindistan, Ä°ngilizlerin elinde. Cezayir ve Tunus, Fransa’nın hakimiyetinde. Fas’ı Fransa ile Ä°spanya bölüştü. Biz Ä°talyanlar Libya’yı ele geçirdik. En küçük Avrupa ülkelerinden Hollanda tek başına koca Endonezya’yı iÅŸgal altında tutuyor” deyip, “Nerede sizin ihtiÅŸamınız?” diye sormuÅŸ.
 
Cevaben, “Evet” demiÅŸ Ä°kbal; “Siz Avrupalılar bütün imkânlarınızı kullanarak varabileceÄŸiniz en son noktaya vardınız. Halbuki biz Müslümanlar daha hiçbir imkânımızı kullanmadık.”
 
Halep’teki hazin manzaranın bize telkin ettiÄŸi soru, ‘Mutlu musun DavutoÄŸlu?’ filan deÄŸil, özelde Türkiye’nin ve genelde Ä°slam dünyasının imkânlarını hakkıyla kullanmaya ne zaman baÅŸlayacağımız ve bunu tam olarak nasıl yapacağımız sorusudur.
 
KARAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.